Kekemelik birçok faktöre dayalı olarak otaya çıkan konuşmanın akıcılığını etkileyen bir durumdur. Tarihin her döneminde her türlü toplum ve coğrafyada görülen bu durumun kişiden kişiye farklılık gösteren sebepleri bulunmaktadır. Genetik, genel dil ve konuşma becerileri, kişilik özellikleri, çevresel faktörler, öğrenilmiş davranışlar kekemelik problemi yaşayanlarda iç içe girmiş bir durumdadır. Kekemelik genellikle 2-6 yaş arasında ortaya çıkar ve erken dönemde aile ile yapılan çalışmalar ile takılma davranışları yerleşmeden aile ile çalışılarak ve çevresel düzenlemeler yapılarak bu problemlerin ortadan kalkması hedef alınır. İlerleyen kekemeliklerde bireysel çalışmalar ile kişiye yönelik olarak hazırlanan terapi programları ile konuşma akıcılığının arttırılması; var ise ikincil davranışların (göz kırpma, ayağı yere vurma vb) ortadan kaldırılması hedeflenir.
Kekemelikte görülen temek davranışlar şu şekilde sıralanabilir:
- Ses/hece/sözcük tekrarları: sözcükteki seslerin ya da hecelerin düzensiz/düzenli bir şekilde birden fazla tekrar edilmesi ile ortaya çıkar. Birey ses ya da hece tekrarı yapabileceği gibi kelime tekrarı; bazen cümle tekrarı da yapabilir. Örnek: k-k-kapı, ka-ka-kapı, kkkapı kapı kapı açık.
- Uzatmalar: Sözcük içindeki seslerin uzatılmasıdır. Örnek: ssssaat, seeevinç.
- Bloklar: Fonasyon sırasında havanın çıkışının gırtlakta ses telleri seviyesinde ya da ağızda engellenmesi ve buna bağlı olarak da sesin patlamalı sert bir şekilde dışarı çıkmasıdır.
- Düzensiz nefes alma: Kişinin konuşma sırasında düzensiz şekilde nefes alıp vermesi; yeterli nefes alamaması, nefesini kontrol edememesi ya da nefesini tutarak konuşmaya çalışmasıdır.
- Konuşma arasına anlamsız ses veya sözcükler ekleme: kişinin konuşma sırasında araya sık sık işlevi ve anlamı olmayan sesler eklemesidir. Örnek: ııı, şey, hani, hımm
Kekemeliğin birey üzerindeki etkileri çocukluk çağından başlayarak kişinin yaşamı boyunca devam edebilir. Özellikle ergenlik döneminde oldukça hassas olan bireyler konuşmalarındaki bu durum sebebi ile çevreden olumsuz tepkiler alırlarsa özgüven kaybı yaşayıp kendilerini sosyal ortamlardan geri çekebilirler. Okulöncesi dönemde çocuklar durumlarını önemsemiyor gibi görünseler de arkadaş ilişkilerinin ve sosyal etkileşimin daha yoğun olduğu ortamlara girdikçe çevreden alınan olumsuz tepkilerle birlikte iletişimden kaçınma davranışları sergilemeye başlayabilirler. Utanma duygusu ile birlikte kişi hayatı boyunca bu durumu saklama ve bu yüzden de olabildiğince konuşma gerektirmeyen pozisyonlarda ve ortamlarda yer almayı tercih ederek hayatını kısıtlayabilir. Okul başarısı, arkadaşlık ilişkileri, karşı cinsle ilişkiler olumsuz etkilenebilir. Kişinin ilerideki meslek seçimi dâhil birçok alanda olumsuz etki yaratan bu durumun her problemde olduğu gibi erken yaşta tanılanması ve müdahale edilmesi oldukça önemlidir.